adscode

Üniversitelerde hazırlık sınıfları kalmalı mı, kalkmalı mı (2)

Üniversitelerdeki hazırlık sınıflarının yarattığı sıkıntının boyutları, görünen o ki tahminlerimizin çok üzerinde.Günümüz gençlerinin, mutlaka birkaç yabancı dil öğrenmeleri konusunda hiç kimsenin kuşkusu…

Üniversitelerde hazırlık sınıfları kalmalı mı, kalkmalı mı (2)
AG Blog

Sistemin sakıncaları ve iyileştirilmesine yönelik o kadar çok mail geldi ki, bunları sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Çünkü artık bu konuda ortak bir akıl oluşturma zamanı geldi de geçiyor...

Neden dil öğrenemiyoruz?
“Sayın Güçlü, 
İngilizce hazırlık sınıfları kalsın, kalksın mı?” başlıklı makalenizi okuduktan sonra sadık bir okuyucunuz olarak bazı tespit ve düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim.
* Türkçe sentaks, semantik, kelime benzerliği ve gramer açısından moderniteyi temsil eden batı uluslarının konuştukları dillerden tamamı ile farklıdır. Bu nedenle herhangi bir batı dilini ana dili olarak konuşanlar diğer bir batı dilini rahatlıkla ve çok kısa sürede öğrenebilmektedir. Bir batı dilini öğrenmek ise biz Türkler için daha çok özveri, çaba, konsantrasyon, azim ve sebat gerektirmekte.
* Dil öğreniminin en etkin olduğu yaş aralığı için 13-20 yaş arası diyebiliriz. Bu yaş aralığında bizim çocuklarımızın neredeyse dört-beş senesinin sınavlara hazırlıkla geçtiğini unutmayalım! Batıdaki rakiplerinin böyle bir sorunu yoktur! 
Çocuk artık bir angarya haline gelen okul derslerine mi çalışacak, lisan mı öğrenecek, sınava mı çalışacak, kişiliğinin gelişmesine katkıda bulunacak sosyal, kültürel ve hobi faaliyetlerinde mi bulunacak?
* Ülkemizde genelde eğitim sisteminin, özelde ise yabancı dil eğitiminin etkinliği 
hepimizin malumu olduğu üzere, üzülerek söylüyorum, neredeyse sıfırdır. (Eleman alımı imtihanlarında karenin çevresini hesap edemeyen ML Torna/Tesviye mezunları, doğru akımın ve Ohm kanununun ne olduğunu bilmeyen ML Elektrik mezunlarıyla karşılaştığımızı içim parçalanarak söylemek zorundayım!) Haddim olmayarak söylüyorum Türkçe eğitimin de çok vasıflı olduğunu düşünmüyorum.
* Gene 
ABD kaynaklı bir tabirle STEM(Science/Technology/Engineering/Math) sahasında hem şu ana kadar oluşan literatür hem de mevcut AR/GE faaliyetleri, yine batı uluslarının lisanlarındadır. Bizim bu sahalarda faaliyetimiz ise, istisnalar haricinde, çoğunlukla yetersiz tercüme, kalitesiz süreli yayın ve dergiler ile -bunu yazarken utanıyorum- bazen de intihalle sınırlıdır.
* Ülkemiz dünya pazarlarına üstün nitelikli mal ve hizmet ihracına yoğunlaşmak mecburiyetindedir. Bu da ancak alıcı kitlesini oluşturan batı ekonomilerindeki karar vericilerin, sermayedarların ve müşterilerin dillerine ve kültürlerine nüfuz etmek ile mümkün. Üzülerek söylüyorum en azından bugün Türkçe kullanarak bunu yapmak mümkün değil.
Özetlersek üniversite yöneticilerinin idari ve öğrencilerin şahsi problemlerinden bağımsız olarak dil meselesi ele alınmalıdır. Bunun yöntemi tartışılabilir. Ancak her yüksek öğretim kurumunda ilk senenin tamamen yabancı dil eğitimine ve öğretimine ayrılması, lisans eğitiminin ise anadilimiz Türkçede yapılması en uygun çözüm gibi duruyor. Öğrenciler de takdir edeceklerdir ki, sınavlara hazırlanmak için harcadıkları dört, beş yılın yanında dil öğrenmeye ayıracakları bir yılın, fayda-
maliyet bağlamında getirisi çok ama çok büyük olacaktır.”

Sınav, sınav, sınav
Makine Yüksek Mühendisi Cihan Cengiz isimli okurumuz, olaya çok farklı bir bakış açısı getiriyor. Sınavların eğitim sistemimizi ve çocuklarımızın geleceğini altüst ettiğini biliyorduk ama neden yabancı dili öğretemiyoruz konusu arada kaynayıp gidiyordu.
Yabancı dilin en iyi öğrenileceği yaşların sınavlarla heba olup gittiğini hatırlatınca, bu konunun üzerine daha fazla gitmemiz gerektiğini hatırladık ve çuvaldızı önce kendimize batırdık.
Türkiye artık bu sınav belasından kurtulmalı. Başbakan istiyor, bakan istiyor, veli, öğretmen, öğrenci, kamuoyu herkes istiyor.
Peki o zaman ezbere dayalı, sınava endeksli, gelişmeyi ve öğrenmeyi körelten, çocuk ve gençlerimizi 4, 5 seçeneğin içerisine hapseden bu sınavlardan niye kurtulamıyoruz?..
Dershane lobisi herkesten güçlü mü?
Ya da başka etkenler mi eğitim sistemimizi ve gençlerimizin geleceğini böylesine zaafa uğratıyor?
Ne olur artık bu sorunun cevabını bulalım.
Özetin özeti: Anaokulundan üniversitelere tüm öğretim kurumlarını içine alan bir Yabancı Dil Şurası ya da kurultayı eminim ki bu konuda yararlı olacaktır...

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)