adscode

Van'da Görev Yapan Öğretmenlerden Mektup

Sevgili Türkiyeliler, Manav Ahmet Amca, Kaportacı Süleyman Bey, Kuaför Serpil Abla, Sekreter Aslı Hanım, Dolmuşçu Kasım Abi, Ağzı dualı ninem,

Van'da Görev Yapan Öğretmenlerden Mektup
Özel Eğitim

 

Bizler Van'da görev yapan öğretmenleriz. Devlet büyüklerimiz, bizlerden toplumsal düzeni koruma çabası bekliyor. Bu nedenle bizi Van'a sürüklemeye çalışıyorlar. Bizlerden yara bandı olmamızı bekliyorlar. Kanayan derin yaranın üzerindeki küçük bir yara bandı ne kadar işe yaracak?

Biz yine de Van'a gitmeye hazırız. Devletimiz bize, depremden asla ölmeyeceğimizin garantisini verdiği sürece biz yine gideriz.Soğuktan donmayacaksak, çadırımız yanmayacaksa, artçı bir depremde sağlam raporu verilen bir otel ya da bina üzerimize çökmeyecekse, şehir suyuna karışan hastalıklarla yataklara düşmeyeceksek,duş alabileceksek, karnımız doyacaksa... İnsan olmanın gereğini taşıyan bir yaşantımız olacaksa biz oraya döneceğiz. Kendi payımıza düşen korkularımızdan sizlere hiç söz etmeyeceğiz.

Sevgili Türkiyeliler,

Garip bir anlayış var bizim ülkemize has olan. Bizler bir şey uğruna ölmeyi değerli kılıyoruz. Depremde enkazda ölsek bunun bir namı olacak. Oysa biz bu ülke için yaşamak istiyoruz. Bildiklerimizi daha fazla insana öğretmek istiyoruz.Van'a gitmek istemeyen meslektaşlarımıza; kaçıyorlar, kaçaklar şeklinde yakıştırılan ünvanlar adına şunu söylemek istiyoruz: Evet, nerede olursak olalım kaçacağız biz, ÖLÜMÜN KENDİSİNDEN! Bizim bedenimiz enkaz altında kalarak çürümeyi hak etmiyor. Böylesi ilkel bir ölümü hiçbir Türk evladı hak etmiyor. Herkes böyle düşünseydi eğer ki, belki de biz deprem olduğunda evlerinde güvenle yaşamaya devam eden bir toplum olacaktık.Tıpkı Japonlar gibi.

 

Yıkılan binaların sorumlusu biz değiliz, çadırsız kalan insanların vebali bizim günahımız değil. Hayatımız boyunca hiç kimsenin hakkından çalmadık. Cebi dolsun diye, parasına para katmak isteyen, duvardan taştan çalan bir toplumun evladı olmaktan utanç duyuyoruz. Hayatımız şu günlerde hiç de istediğimiz ya da öngördüğümüz gibi değil. Bir sürü maddi ve manevi kaybımız var. Bunlarla baş etmekle uğraşıyoruz. Bizim de sarılması gereken yaralarımız var. Depremsiz geçen uykularımız olsun istiyoruz. Bunun değerini bilemezsiniz. Eşyalarımız talan oldu, bunlardan bahsetmenin anlamı bile yok. Ölen arkadaşlarımız var. Bunu konuşalım istiyoruz. Onları unutmayalım. Onları, bir de medya kirliği içinde gömmeyelim.

 

İzmit depreminde yaralılara yardım etmek için gönüllü gittiğimizi, enkaz çalışmalarına yardım ettiğimizi, Van depreminde ise, ertesi gün Van'dan ayrılmak istediğimizi ve ayrıldığımızı açıkca söyleyebiliriz. Çünkü depremi yaşamak ile yaşamamak arasında büyük bir fark var. Duvarlardan üstümüze gelen parçalarla ölümü bu kadar yakın hissetmişken, kendimizi o kadar da güçlü hissetmiyoruz. Evet hissedemiyoruz. Bunun için üzgünüz. Böyle olsun hiç istemezdik. Her sabah yüzünde gülücükler günaydın diyerek yanımıza koşan öğrencilerimiz ölsün istemezdik.

 

Hepinizden özür dileriz...

 

5 Aralık'ta okullar açılsın, öğretmenler Van'a dönsün, hayat normalleşsin. Açılsın fırınlar, sıcak ekmekler... Kahvaltı salonlarında otlu peynirler... 5 Aralık'ta okullar açılsın, yeni tabutlar, mezarlar açılmasın.

 

Ama ölmesin öğretmenler, öğrenciler...

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)