Toplantıda, yükseköğretimin sorunlarını çözmek için çalıştıklarını, bu süreçte bilgi ve tecrübe kadar dirayet, cesaret ve kararlılığa da ihtiyaçlarının bulunduğunu belirten Saraç, bu konuda paydaşların fikirlerine de başvurduklarını dile getirdi. Sorunları kısa ve orta vadede çözülecek olanlar diye tasnif ettiklerini ve programlı şekilde çözmeye çalıştıklarını kaydeden Saraç, yükseköğretimin yönetimindeki kişiler olarak, sorunlardan şikayet etme değil sorunları çözme konumunda bulunduklarını vurguladı. Saraç, "YÖK bundan sonra sorun üreten değil sorun çözen bir kurum haline gelecek" diye konuştu. Araştırma görevlilerinin tabi oldukları maddelere göre 33/a, 50/d ve Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) olmak üzere 3 gruba ayrıldığını belirten Saraç, 50/d maddesine bağlı çalışanların dezavantajlı olduğunu kaydetti. 50/d'li araştırma görevlilerinin sadece tezleri bittikten sonra kadroya geçememe sıkıntısıyla karşı karşıya kalmadıklarını aynı zamanda bazı desteklerden de faydalanamadıklarına dikkat çeken Saraç, araştırma görevlilerinin fedakarlıkla çalıştıklarını bildiğini dile getirdi.
Saraç konuşmasında şunlara dikkat çekti:
"Türkiye'de akademisyenliğe giden yönde adımını atan bir genç, maalesef belli zaman dahilinde, elbette bütün akademik camia için söylemiyorum ama yürüyen merdivenin ilk basamağına adımını atan birisi gibi fazla bir gayret göstermeden sonunda yukarı çıkıp profesör olabilmekte. bugün burada meselenin bu iki ucu arasında bir denge kurarak konuyu ele almak, popülizme düşmeden rasyonel bir zeminde önerileri değerlendirmek, üniversitelerimizin kendi karar alma süreçlerini yok saymadan varsa sizleri bilim hayatımıza dahil etmenin yollarını aramak istiyoruz. Sizlerden gelen önerilerle 50/d maddesi ile ilgili sorunları tartışmak istiyoruz."