Eğitim-Sen, 1 milyon 700 bin adayın katıldığı Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) yaşanan "şifre skandalı"nın ilk ortaya çıktığı andan itibaren hükümet yetkilileri ve Cumhurbaşkanın henüz ortada iddiaları çürütecek en küçük bir veri yokken, ÖSYM Başkanı’nın telaşla yaptığı açıklamalarını ‘tatmin edici’ bulmasının dikkat çekici olduğunu vurgulayarak, “Yetkililer çocuklarımızın hayatları üzerinden siyasal bir polemiği bırakıp çözüm üretilmelidirler. ÖSYM başkanı Ali Demir’in görevinden alınması sürece bağımsız bir bilim kurulunun müdahil olması, savcılık incelemesinin hızlandırılması, YGS’nin yok sayılarak bu sürecin tek sınavla geçirilmesine ilişkin adımlar daha fazla zaman geçirmedin atılmalı, süreci daha da karmaşıklaştıran polemiklerden vazgeçilmelidir” ifadelerini kullandı.
Eğitim-Sen’den yapılan yazılı açıklamada, 1 milyon 700 bin adayın katıldığı Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda yaşanan şifre skandalının ilk ortaya çıktığı andan itibaren hükümet yetkilileri ve Cumhurbaşkanın henüz ortada iddiaları çürütecek en küçük bir veri yokken ÖSYM Başkanı’nın telaşla yaptığı açıklamalarını ‘tatmin edici’ bulmasının dikkat çekici olduğunu vurgulayarak, “Başbakan iki haftayı aşkın bir süredir Türkiye gündeminin ilk sıralarında yer alan ve on binlerce liseliyi ve ailelerini sokaklara döken şifre skandalı üzerinde yapılan eylemlere katılanları provokatörlükle suçlayacak kadar ileri gitmiş, bu eylemlerin bir tezgah olduğunu iddia etmiştir. Başbakana sormak gerekir YGS’de yaşanan skandalın sorumlusu kimdir? 1 milyon 700 bin öğrenci midir size tezgah kuran?
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Cumhurbaşkanlığı’na YÖK Başkanlığı’ndan Başbakan’a kadar değişik çevrelerden yapılan ‘ÖSYM Başkanının yaptığı açıklamalardan tatmin olarak’ söylemleri yaşanan süreci acemice örtbas etme telaşı olarak görünmektedir” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, YGS sınavında ortaya çıkan durumun, kopya ya da şifreyi, sınava girenlerin çantasında, saatinde tokasında değil, başka yerde aramak gerektiğini gösterdiğinin altını çizerek, süreç yeterince açıklığa kavuşmadan yapılan “tatmin olduk” açıklamalarının YGS sonrasında başlayan ve giderek yaygınlaşan tepkilerin önünü kesmeye yönelik olarak ortaya çıktığı kaydedildi. Açıklamada, “Hukukçu Milli Eğitim Bakanı, tekstilci ÖSYM Başkanı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan hangi somut veriler üzerinde tatmin olmuşlardır. ÖSYM başkanının ilk açıklamalarında iddiaları reddetmiş, ancak daha sonra şifreleme olduğunu kabul etmiş olmasına rağmen aceleyle yapılan bu açıklamalarda ısrarcı olmanın anlamı nedir” denildi.
HÜKÜMETİN, TEZGAH TESPİTİ AKLA UYGUN DEĞİL
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Ölçme ve Değerlendirme Bölümü’nün her adaya bir kitapçık uygulamasının Eğitim Bilimi açısından kabulünün mümkün olmadığını, bu uygulamanın bazı adayların lehine, bazılarının aleyhine sonuçlar doğuracağını ve şifre işleyişinin uygulamalar ile tespit edildiğini detaylı bir raporla ortaya koyduğunu belirtilen açıklamada, raporda şifre işleyişine ilişkin akademik çevrelerden gelen raporların, matematik profesörleri, kriptolog akademisyenlerin sürece ilişkin değerlendirmelerinin bir bütün olarak tüm kitapçıklara uyarlanabilen bir şifre olduğunu söylediklerini ifade etti. Açıklamada, ayrıca bu sınavın pedagojik açıdan yarattığı problemlerin, eşitsizlikleri ortaya koyarken hükümet sözcülerinin ısrarcı tavrının ve “tezgah” tespitinin akla uygun olmadığı belirtildi.
1 milyon 700 bin öğrencinin ve ailelerinin daha gazla mağdur etmeye kimsenin hakkı olmadığ vurgulanan açıklamada, “İdari ve siyasi yetkililerin yaptıkları açıklamalar soru ve sorunların daha da büyütmektedir. Yetkililer çocuklarımızın hayatları üzerinden siyasal bir polemiği bırakıp çözüm üretilmelidirler. ÖSYM başkanı Ali Demir’in görevinden alınması sürece bağımsız bir bilim kurulunun müdahil olması, savcılık incelemesinin hızlandırılması, YGS’nin yok sayılarak bu sürecin tek sınavla geçirilmesine ilişkin adımlar daha fazla zaman geçirmedin atılmalı, süreci daha da karmaşıklaştıran polemiklerden vazgeçilmelidir” ifadeleri kullanıldı.
