adscode

Mobbing Mutlaka TCK’da Yer Almalıdır!

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı başkanı Doç. Dr. Çağatay Üstün, mobbing olarak bilinen ve psikolojik taciz şeklinde nitelendirilen kavramın aslında Türk Ceza Kanunu içinde…

Mobbing Mutlaka TCK’da Yer Almalıdır!
Haberler


 

“Mobbing belki de son yüzyılın en büyük tıbbi, sosyal ve hukuksal sorunlarından birisidir. Bu konunun etikselliğini konuşmak dahi mümkün değildir. Kimi zaman erk sahibinin emrinde çalışanlara, kimi zaman da alt kadronun erk sahibine karşı sistemli şekilde yaptığı ve psikolojik temeli olan bu hareketler zinciri sayesinde kişi ya da kişiler pasifize edilebiliyor. Değersiz kılma ve bir tür ruhsal şiddet unsuru içermiş olduğundan dolayı mobbing etik açıdan asla doğru bir yaklaşım değildir. Mobbing sadece iş yerlerinde gerçekleşmemektedir. Akademik alanlar, reklam ve görsel medyanın seslendiği kitleler, bireysel ilişkiler ve ailesel düzlemde, hatta sosyal iletişim ağları üzerinden bile mobbing yapılabiliyor. Bu sorun hakkında farklı ülkeler değişik kanuni düzenlemelere gitmişlerdir. Ülkemizde yenilenen 6098 sayılı Borçlar Kanununda 417. madde ile mobbing’in yerini bulduğu ifade edilmektedir. Ancak bu çok önemli sorunun Borçlar Kanunu içinde yer alması yerine Ceza Kanunumuz içinde, kendine özgü bir başlık ile yer bulmasını temenni ediyorum. Yeni Borçlar Kanunundaki tanımlamada; hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlü olmasını getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrası işverenin işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlü olduğunun da altını çizilmiştir. Son olarak ise üçüncü fıkrada işverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabi olduğundan bahsedilmiştir. Görüldüğü gibi mobbing ya da psikolojik taciz kavramının bu maddelerin arasında sıkışıp kaldığını, sadece işveren-işçi tanımlaması üzerinden açıklama getirildiğini görüyoruz. Oysa bu konunun sınırları çok geniş. Burada kişi hak ve hürriyetine yönelik bir taciz vardır ve bunun sistemli bir şekilde, belli etmeden, iz bırakmadan uygulanması söz konusudur. Böylesine nitelikli bir suçun net bir şekilde irdelenmesi ve caydırıcılık unsurunun ortaya konması lazımdır. Unutmayalım ki, mobbing sosyal yaşamın bütün alanlarında, gücü elinde bulunduran kimse onunla birlikte uygulanmaktadır. Etik dışı bir yöntem haline dönüşmüş bu problemin hukuki çözümünün daha belirgin olması kanaatindeyim.”

Doç. Dr. ÇAĞATAY ÜSTÜN

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)