adscode

'Öğretim Üyelerine ve Öğretmenlere Yapılan Haksızlık Giderilsin!'

'14 Ocak'da Ankara'dayız!'

'Öğretim Üyelerine ve Öğretmenlere Yapılan Haksızlık Giderilsin!'
Özel Eğitim

Yıllardır üniversite öğretim üyelerinin, öğretmenlerin ve Üniversiteler ile Milli Eğitimde çalışan memurların maaşlarının düzeltilmesi için hiçbir çalışma yapılmadı. Bütün ümitler “Eşit İşe Eşit Ücret” düzenlenmesine bağlandı. Hatta hükümet sürekli olarak bu haksızlığın çözüleceği ümidini yaydı. Ancak gelinen noktada bütün beklentilerin eğitim çalışanları açısından bir hayal ve hüsrandan başka bir şey olmadığı ortaya çıktı.

      Nitekim bunun en önemli göstergesi 2 Kasım 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamedir. Bu kararname ile öğretmenler ve akademisyenler yok sayılmıştır. Üniversiteler ve MEB’deki memurlara çok cüzi oranlarda ek artış öngörülmüştür.

Yıllardır öğretmen ve akademisyen maaşlarında herhangi bir iyileştirme yapılmamış, ek ders göstergelerinde de tek bir puan artış sağlanmamıştır. Yaşama koşulları giderek ağırlaşırken, enflasyon oranları artarken, zamlar peşi sıra gelirken, öğretmenlerin, akademisyenlerin ve memurların çoğunluğunun aylık geliri yerinde saymakta, eğitimciler ve memurların önemli bir kısmı her geçen gün daha da yoksullaşmaktadır. Kredi kartını bile ödemekte güçlük çeken, borcu borçla kapatan, cüzdanı yangın yerine dönen eğitimciler; bu ülkenin kalkınmasından pay alamadığı gibi, yapılan iyileştirmelerden de hiçbir şekilde faydalanamamaktadır.  Eşit işe eşit ücret düzenlemesiyle birlikte eğitimcilerin aylık gelirleri, diğer kamu personeline göre çok düşük kalmıştır. Örneğin ek ders ücreti alamayan 9/1’deki öğretmenin maaşının 1577 TL, araştırma görevlisinin 1875 TL, 5/3’deki bir öğretim görevlisinin 1879 TL, 5/2’deki yardımcı doçentin 2210 TL, 3/1deki doçentin 2320 TL, ¼’deki profesörün 3498 TL, üniversite mezunu yeni memur 1330 TL, 1/1’deki bir memur 1556 TL maaş alıyor.

 

       Bir müsteşar 759 TL, bir genel müdür 753 TL, bir genel müdür yardımcısı 722 TL ek ödeme alırken, öğretmen, profesör, doçent, yardımcı doçent, ÖĞRETİM GÖREVLİSİ, OKUTMAN, UZMAN, araştırma görevliSİ ek ödeme alamaması, maaşlarının yerinde sayması hangi vicdana sığMAKTADIR?

Milletvekillerimiz, danışmanlarının maaşını 2 bin TL’den 5400 TL’ye, sekreterlerinin maaşını da 4 bin 700 TL’ye çıkartırken, kendi maaşlarını ve emeklilik maaşlarını da %60 oranında artırırken, öğretmenin maaşı 1596 TL’de, doçentin maaşı da 2320 TL de mi kalacaktır?

Bu durum çalışma barışını bozmakta, öğretmen, akademisyen ve memurların çalışma şevkini kırmaktadır. Eşit işe eşit ücret derken, eşitsizlikleri derinleştirmek, yalnızca bir kesimi onurlandırmak ne kadar adildir?

           Üniversitelerde çalışan memurların devletin vermiş olduğu çıplak maaş dışında hiçbir sosyal yardım hakkı bulunmamaktadır. Oysaki diğer kurumlar gibi Üniversitelerde çalışan idari personele üniversite ödeneği verilmelidir.

           Üniversitelerde çalışan memurlar maaşlarının azlığından dolayı başka kurumlara geçmek için yoğun bir gayret sarf etmekte ve hatta büyük bir bölümü de bu geçişi gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Bu nedenle Üniversitelerde büyük bir memur açığı bulunmaktadır. Yine maaş azlığından ve iş güvencesinin bulunmamasından dolayı birçok gencimiz Araştırma Görevliliğini tercih etmemektedir. Araştırma Görevlisi olanlar da fakültelerde yeterli sayıda memur bulunmadığı için bölüm sekreterliği yapmakla yüz yüze bırakılmıştır.

          Hükümet, Üniversitelerdeki kan kaybını durdurmak için memurlar başta olmak üzere araştırma görevlilerine,  okutman, uzman, öğretim görevlileri ve yardımcı doçentlere gerekli maaş artışını ve ek ödemeyi bir an önce yapmalıdır.

*****

          2002 yılında Araştırma Görevlilerinin maaş durumunu düzeltmek için KHK ile “görev tazminatı” adı altında Üniversite personeline ve az maaş alan diğer kurumlarının personeline ek ödeme yapılması kararlaştırılmıştı. Ancak, tam tersine, ek ödemeye Üniversitelerde profesör ve doçentlerden, diğer kurumlarda da en çok maaş alanlardan başlanmış, araştırma görevlilerine,  okutman, uzman, öğretim görevlileri ve yardımcı doçentlere 10 yıllık bir süre geçmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir ek ödeme yapılmamıştır. Üniversiteler ve MEB hariç diğer kurumların büyük bir çoğunluğunda memurlara maaş dışında çeşitli adlar altında ek ödeme yapılmaktadır.

 

          Kamuoyuna sürekli olarak öğretim üyelerinin, öğretmenlerin Üniversite ve MEB’de çalışan memurların çok para aldığı şeklinde haberler bombalanmaktadır. Ancak gerçeğin böyle olmadığı önemli bir hakikat olarak karşımızda durmaktadır.

          Türk Eğitim Sen olarak Üniversitelerdeki idari ve akademik personele ve yavrularımızı teslim ettiğimiz Öğretmenlere reva görülen maaş zulmünün bir an önce ortadan kaldırılması için Hükümete ve bütün Siyasi Partilere çağrıda bulunuyoruz. Sesimizi duyurmak için de 14 Ocak 2012 Cumartesi günü bütün şube başkanlarımız ve yönetim kurullarımızla Ankara’dayız ve Maliye Bakanlığına yürüyoruz. Sesimize kulak verecek olan sağduyu ve kamu vicdanıdır.

 

 

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen

İstanbul İl Başkanı

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)