Bu coğrafyanın insanı olarak pek çoğumuz yorgun, telaşlı, alabildiğine asabi, bir o kadar da gerginiz!
Ne yazık ki hayatın gürültüsünden birbirimizi duyamıyoruz.
Konuşuyoruz ama anlaşamıyoruz.
Bağırıyoruz fakat sesimizi duyuramıyoruz.
Birbirimizi anlayamıyoruz.
Zihnimiz ve kalbimiz bin bir parça…
Hayatın gürültüsüyle köpüren telaşımızı, ekonomik şartlarla artan gerginliğimiz, bitmek bilmeyen tüketim hırsımız… mutluluğumuzu ve umudumuzu da eritiyor.
İşte bu coğrafyada eğitimi konuşmak, huzuru, mutluluğu, bilimi, felsefeyi, sanatı, edebiyatı konuşmak çok anlam ifade etmiyor.
Haydi gel de “Coğrafya kaderdir!” sözüne katılma!
Ülkede yaşanan olumsuzlukları gören her duyarlı insanın “Hani bu ülkede aile, hani okul, nerede eğitimciler, ya siyasiler?” demek durumunda kalıyor.
Ne yazık ki çoğu zaman, “kolu kanadı kırılan öğretmenler” günah keçisi seçiliyor.
Sahi biz, bu zorlu sorunu nasıl çözeceğiz?
Yoksa gerçekten aileler, okullar ve eğitimciler görevini yapmıyor, yapamıyor mu?
Ya da yaşanan başıboşluğun, kuralsızlıkların, yolsuzlukların, haksızlıkların, kadın ve çocuk istismarlarının, cinnetlerin, cinayetlerin aile ve okulu aşan çok daha köklü nedenleri mi var?
Bu gidişe kim, ne zaman dur diyecek?
Bu cinnet hali ne zaman bitecek?
“Yok canım, bu kadar da değil, abartmayalım, halimize şükredelim!” demeyi ben de çok isterdim. Ama ne yazık ki millet olarak bu mutsuz, huzursuz halimizi, ne yazık ki her yıl yenilenen “dünya mutluluk endeksleri” de doğruluyor!
Galiba bu toplumsal çürüme nedeniyle sistemi, siyasileri, okulu ve aileyi de sorgulamak durumundayız!
Hatta herkes “Gelinen bu noktada benim sorumluluğum ne kadar?” demek durumunda.
Suçlu aile ve okul değilse kim?
Kim çürütüyor bu toplumu?
Yoksulluk mu, işsizlik mi, pahalılık mı, haksızlık ve hukuksuzluklar mı?
Emniyet ve asayiş birimleri mi, iktidarlar mı?
Galiba biz yine her konuda olduğu gibi bu konuda da “Sorun, bir eğitimsizlik sorunudur, çözüm, eğitimli bir toplum olmaktan geçer!” diyecek ve yine çözümün ipini, eğitim kazığına bağlayacağız.
Meğer, “Eğitim, eğitim!” diyenler, “Bu eğitim sistemiyle olmuyor, olmayacak!” diyenler ne kadar haklıymış!