adscode

Danıştay: 'Din 'eğitimi' değil 'öğretimi'

Danıştay 8. Dairesi, bir vatandaşın başvurusu üzerine, ilköğretim 5. sınıfta öğrenim gören çocuğunun ''din dersinden muaf tutulması'' yönünde karar veren Antalya 3. İdare Mahkemesi'nin kararını, mevcut…

Danıştay: 'Din 'eğitimi' değil 'öğretimi'
Özel Eğitim
Danıştay 8. Dairesi'nin oy birliği ile aldığı karar Antalya Milli Eğitim  Müdürlüğü ve Muratpaşa Kaymakamlığı'na ulaştırıldı.
Kararda, ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulması öngörülen din kültürü  ve ahlak bilgisi derslerinde Alevi İslam inancı, felsefesi ve kültürü ile ilgili  bilgilere de yer verilmesi istemiyle 22 Haziran 2005 tarihinde başvuru yapıldığı  hatırlatıldı. Bu başvurunun ardından ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan din  kültürü ve ahlak bilgisi ders kitaplarının sosyolojik ve pedagojik yönden  incelendiğinin belirtildiği kararda, bilirkişi incelemesinin ardından 2005-2006  eğitim öğretim yılında 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflar için hazırlanan ders  kitaplarının Talim ve Terbiye Kurulu'nun kararıyla yürürlükten kaldırıldığı,  2007-2008 eğitim öğretim yılında da yeni programın yürürlüğe girdiği vurgulandı.
Aynı yıldan itibaren okutulan ders kitaplarında din öğretiminde bir  mezhebin veya tarikatın esas alınmadığı, kitapların genel olarak mezheplerüstü  yaklaşım esas alınarak hazırlandığının altını çizen Danıştay 8. Dairesi  kararında, derste okutulan kitaplarda yer alan İslam ile ilgili bilgilerde de  Kur'an ve Hz. Muhammed merkezli birleştirici bir yol izlendiği, hiçbir mezhep  veya oluşuma atıfta bulunulmadığı anlatıldı.
Kararda, şu ifadelere yer verildi:''Sözkonusu karar sonucunda din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin yeni  müfredatı ile din dersi niteliği taşımadığı, içerik olarak din kültürü ve ahlak  bilgisi öğretimi olarak kabul edilmesi gerektiği açık olup, davacı tarafından  müfredat değişikliğinden sonra 18 Kasım 2008 tarihinde başvuruda bulunulduğu  tartışmasızdır. Anayasa'nın 24. maddesine göre din kültürü ve ahlak öğretiminin  ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında olduğu  kuşkusuzdur. Bu öğretimin Anayasa'nın öngördüğü amaca uygun bir müfredatla  verilmesi gerektiği, içeriğinin nesnel ve çoğulcu olması, kişinin dininin bir  ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmaması ve devletin dinler karşısında  tarafsız kalarak bütün dinsel inançları eşdeğer görmesi gerekmektedir. Öğretimde  uygulanan müfredatın belirli bir din anlayışını esas alması durumunda bunun din  kültürü ve ahlak bilgisi dersi olarak kabul edilemeyeceği ve din eğitimi halini  alacağı açıktır. Nitekim müfredatta yapılan değişiklik sonucunda ülkemizde  çoğulculuk anlayışı içinde nesnel ve rasyonel bir şekilde din kültürü ve ahlak  bilgisi öğretiminin verildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davacının başvuruda bulunduğu 18  Kasım 2008 tarihinde uygulanan müfredatla din eğitimi yapılmayıp, Anayasa'nın 24.  maddesine uygun olarak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimi yapılmakta olup,  anılan madde uyarınca da bir eğitim zorunludur.''
Danıştay 8. Dairesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve 1739 sayılı Milli  Eğitim Temel Kanunu'nun 12. maddesinde hiçbir ayrım yapılmadan tüm vatandaşlar  için din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu tutulması karşısında davacının  çocuğunun bu dersten muaf tutulması isteminin reddinde mevzuata aykırılık  görülmediği yönünde karar aldı.         - Davacı avukat: ''Aile ateist bir aile''-         2008 yılında müvekkilleri adına Muratpaşa Kaymakamlığı'nı mahkemeye veren  avukat Nusret Gürgöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kararın hukuka aykırı  olduğu düşüncesiyle süresinde karar düzeltme talebinde bulunduklarını bildirdi.  Gürgöz, karar düzeltme talebinin geri çevrilmesi durumunda konuyu Avrupa İnsan  Hakları Mahkemesi(AİHM)'ne taşıyacaklarını kaydetti.  Gürgöz, Danıştay 8. Dairesi'nin, Hasan ve Eylem Zengin'in 9 Ekim 2007  tarihinde AİHM'ye yaptığı başvurudan sonra müfredatta düzenleme yapıldığı için  daha önce onadığı kararları bozmaya başladığını da anımsatarak, şunları  kaydetti:
''Danıştay 8. Dairesi, bunun eğitim değil bir öğretim olduğu ve hiçbir  inanca pozitif ayrımcılık yapılmadığı gerekçesiyle mahkeme kararını bozdu. Biz bu  kararın aksine, Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması  Sözleşmesi'nin 9. maddesinde belirtildiği üzere hiçbir dini inancın kendi  iradelerinin dışında öğretilemeyeceğini düşünüyoruz. Burada tartışılması gereken  bir şey daha var: Dava dilekçemizde ailenin Alevi olduğuna dair hiçbir ibare yok.  Biz felsefi inançlarına aykırı olduğu için dava açtık. Aile ateist (tanrı  tanımaz) bir aile, dinsel tüm inançları reddediyor. Aile Alevi olsa dahi bu  yapılan öğretim değil, eğitimdir. Dini inanç eğitilir, öğretilmez.''
Gürgöz, AİHM'nin ilgili maddesinin, Sünniler, Aleviler, Yehova Şahitleri,  Budistler yanı sıra hiç bir dine inanmayanları da kapsadığını ve insanların  inanma özgürlüğü kadar inanmama özgürlüğü olduğunu vurguladı. Gürgöz, ''Sünni bir aile bile 'Ben çocuğuma din eğitimi verilmesini  istemiyorum' derse onun tercihine saygı duyulmalıdır. Özetle devlet, hiç kimseye  dini zorla öğretemez ve eğitim de veremez'' iddiasında bulundu.
AA

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)